Bu blog Mia Wallace'ın içini dökmesi, yazıp kurtulması, anlatıp rahatlaması ve anılarını paylaşması içindir.

Türk Kahvesi

Bi şeyleri çok sevmeden önce her zaman biraz nefret ettim. Çok sevmem için önce biraz ondan haz etmemem gerekiyo sanırım. Bazı şeyleri sevmiyosam "ilerde severim belki" diyorum. Çünkü kendimi ben bile tanıyamıyorum.

Mesela bi önceki yazımda bahsetmiştim; kahve. Mesela mantar. Mesela farklı tatlılar. Hatta Collin Farrel. Önceden hiçbirini sevmezken şu an hepsinin hastasıyım. Bu ara 'önceden sevmeyip sonradan çok sevdiğim' şeylere yenisi eklendi. TÜRK KAHVESİ.

Ya ben türk kahvesini o kadar sevmezdim ki, bi ortamda bisürü kız fal bakılıcak olsa bile içemezdim. Ayda yılda bir sadece muhabbetine, ortamda fal bakan birisi varsa öylesine "e hadi madem" diyip, sanki bana zehir içiriyolarmış gibi türk kahvesini shotlardım.

Ay hele o son yudumunu düşünüp, kahveyi o stresle içiyodum. Koca bardak suyu kahvenin son yudumuna saklıyodum. Minik telveli son yudumu bi çırpıda içip, nefes almadan koca bardak suyu üstüne içip rahatlıyodum.

Derken geçen ay sabah akşam türk kahvesi içen kuzenimle takıla takıla türk kahvesini shot yapmadan içmeye başladım. Zamanla son yudum için koca bardak su içmeyi kestim. Sonra "aslında az şekerli güzel oluyomuş" diyip damak tadımı bile keşfettim. Daha sonra o minik bardaktaki muhabbetini sevdim. Hem de 'türk kahvesi keyfi' neymiş onu öğrendim.
***

Geçen gün ablamla evde türk kahvesi yapıyoruz. Neyse kahvelerimiz bitti. Karşılıklı birbirimize gördüğümüz şekilleri yorumluyoruz. Tabii bunu yorumlayan kişi ablam olursa 'sıkıntı' bile şöyle oluyo.. Öhöö.

- İçinde bi sıkıntı var ama sıkıntının içinde sanki DNA'nın tekli kromozomu var....

Dannnnnnnnnnnnnnnnnn!

O an faldan koptum ve aklıma yıllaaaar yıllar önce evine gidip fal baktırdığımız bi falcı geldi.
***

Vakti zamanında ablamın kız arkadaşı bize gelip heyecanla bi falcıyı övdü. Ama nası övmek. Yok efendim her şeyi biliyomuş. Öyle garip bi fal bakma stili varmış ki insanın ağlayası geliyomuş. Acayip sürprizliymiş. Falı dinlerken öyle bi etkileniyomuşsun ki 1 hafta etkisinden çıkamıyomuşsun...

Hazırlandık gittik. Falcı kişisi falı evde bakıyo ve ev çok basık bi ev. Daha girer girmez ortamı ve havası beni etkiledi zaten (kötü anlamda) Sonra kadın garip bi role girmiş. Sorsan gizemli falcı. Beni bi odaya aldı. Kadının önünde bi defter, kalem. Gözünü kapattı, bardağa bakmadan konuşmaya başladı.

Önce sorduğu bi sürü soruyla adımı, yaşımı öğrendi. Sonra eski sevgilimin adını sorup, o ismi kağıda yazdı. Gözünü kapatıp 'ciniyle' konuşmaya başladı..

"Evet Mia'nın söylediği bu isim buraya gelsin. Onun ruhunu istiyoruz" dedi ve sözde eski sevgilimin ruhu o odaya geldi. Kadın bana "hadi ona soru sor hala beni seviyo musun de" dedi. Ben şoka girmiş şekilde kadına bakarken kadın eski sevgilimin ruhuyla konuşmaya başladı.

Sonra fal boyunca o odaya kaç tane ruh geldi de gitti. Kaçıyla beni barıştırdı da konuşturdu. Kaçıyla "Ay bu kötü bi ruh.. Seni sevmediğini, seninle şu an konuşmak istemediğini söyledi" dedi de küstürdü. Tarif edemem nası rezalet bi faldı. Kadın nası rol yapıyodu ve ablamın o arkadaşı bunlardan nası etkileniyodu?

Fal bitti. Kadın bi de elime bi dua tutuşturdu. Neredeyse birisi sana büyü yapmış dicekti de fal bitti. Hatta o dua da büyü bozma duası mıydı neydi. Hemen önümüzdeki aya randevu verdi. Sıra ablama geldi. Ablam yarım saat sonra odadan çıktı ve duası elindeydi...

Evden çıktık, ablamın arkadaşına kızıyoruz. Kız hala büyülenmiş şekilde "e ruhlar gelmedi mi? sizle konuşmadılar mı" diyo ve o gelen ruhlara sonuna kadar inanıyo....
***

O günden sonra bi daha falcıya gitmedim. Zaten ablama fal baktırmak daha eğlenceli. Hem fal baktırmadan türk kahvesi içmek çok güzel. Hem de kahve içerken 'falcı' dedikodusu yapmak daha güzel.
***

Geçen gün ablama vegan kek yapıyoruz. Bunu da koyalım, şunu da koyalım derken farkında olmadan harika bi browni yaptık. Sonra ablam eserimize bakıp konuşmaya başladı..

- Bu kekten yapıp eski Mısırlılara götürmek istiyorum. Onlar hiç böyle şeyler yiyemiyolar yaa gariplerim onlar böyle şeylere bayılırlar. Off hatta onlar bu kek için savaş bile yaparlar :(
diyerek sanki onlarla yaşamış gibi konuştu. Sonra kekin tadına bakıp;

- Bu kek için kesin savaş çıkar! dedi.

Sanırım kekimiz gerçekten eski mısır için savaş nedeni olucak kadar lezzetliydi.

Dannnnnnnnnnnnnnnnnnn!
***

Bu aralar deli gibi Peyk dinliyorum. Şarkıları çok güzel ve böyle sevdiğim şeyleri herkesle paylaşmak istiyorum. Zaten şu "çok sevdiğim şeyi kimseyle paylaşmiyim, aman bu çok özel kimse bilmesin" olayına a ca yiiiip gıcık oluyorum!

E güzelse herkes bilsin. İnsanlar herkes bilsin de sevsin diye bi şeyleri üretmiyolar mı? Hayır bilsinler, belki sonra sevmezler? Nası bi bencillik ya da nasıl saçma bir mod o bilmiyorum ama ben herkesle paylaşmayı çok seviyorum. Kısaca Peyk güzel. Dinleyin.
***

Friends'i çok özledim! derken 2 saatlik özel bölümü çekilicekmiş haberi geldi. Herkes önce bi sevindi. Sonra Chandler yok diye üzüldü. Fakat ben hala öyle çok büyük bi heyecan hissetmiyorum. Çünkü beklentiyi çok düşük tutmaya çalışıyorum.

Zamanında Brad Pitt'li bölüm için beklentiyi çok yüksek tutup hayal kırıklığına uğramıştım. Bence Friends'in en vasat bölümlerinden biriydi. Hem Rachel'da o bölümde en çirkin hallerindendi.

Günlerce "neden daha güzel giyinmedi!"diye söylenmiştim. Brad Pitt, Jennifer'ı öyle gördü diye "off ya kesin Jennifer Aniston'dan soğudu ya kesinn" demiştim.....

Sonuç olarak Brad Pitt'li Friends bölümü en çirkin bölümlerden biriyse, belki Chandler'sız da güzel bi bölüm olabilir? Moralinizi çok bozmayın. Kahvelerinizi hazırlayıp izlemeye başlayın.
***

Goodreads açtım ama arkadaş ekleme konusunda sıkıntı yaşıyorum. Hala kitaplığın başına geçip okuduğum kitapları tek tek ekleyemedim. Acayip üşeniyorum. Siz beni ekleyin de, sizin kitaplardan biraz kopya çekiyim. Sonra birbirimize challenge filan yollayıp, yorumlaşalım. Sevdiğimiz kitapları paylaşalım.

Goodreads şeysim.
***

Not: Gaspar Noa'nın Love filmini çok sevdim! O kadar gerçek ve o kadar güzel ki. Soundtrackini zaten hemen indirip dinledim. Bence izleyin. Sonra sevip sevmediğinizi bana söyleyin.
***

Havalar çok soğuk, kahve için.

Bu da şarkı.