Bu blog Mia Wallace'ın içini dökmesi, yazıp kurtulması, anlatıp rahatlaması ve anılarını paylaşması içindir.

Ninja Kaplumbağalar

Biz öyle evde hayvan bakabilen bir aile değiliz. Nedense başaramıyoruz bunu. Ama bir kaç kere denedik.

1. Deneme: Civciv..

Biz çok küçükken daha okula gitmezken, kolilerin içinde satılan civcivleri gördük. Bağır, çağır aldırttık 3 tane minicik civciv. Biri ablamın, biri benim, biri de kardeşimindi. Karıştırmamak için de üstlerine kırmızı rujla isimlerimizin baş harfini yazdık. (çocuk aklı)

Hemencecik bize alıştılar, nereye gitsek sürü gibi peşimizden geldiler. Biz de onları gün geçtikçe daha çok sevdik. 1 hafta bile dayanmadılar, yanlış bakılma sonucu öldüler. O kadar çok ağladık ki daha eve hayvan almayacağımız konusunda annemlere söz verdik..

2. Deneme: Tavşan..

Amcamlar istanbul'a taşınırken, kuzenim tavşanını bize bıraktı. Evlerinin bahçesi olduğu için iyi bakılmıştı. Ve bahçeye alışmıştı. Bizim kutu gibi evimizde o tavşanın ne işi vardı?

Bize hiç alışamadı. Çok huysuzlandı. Ama biz onu da çok sevdik. Baktık her yere kakasını yapıyor, annem tavşanı bezledi. Sonra biz onu o komik haliyle daha çok sevdik. Fakat baktık olmuyor, hayvan eziyet çekiyor, babamın evi bahçeli olan bir arkadaşına verdik. O da öyle gitti..

3. Deneme: Kuş..

Gerçi bu öyle eve kafesiyle alınan kuşlardan değildi. Balkonumuza bir bıldırcın konmuş gitmiyordu. Biz de aldık onu, kutuya koyduk. 1 gün sonra uçurduk. Niyeyse bıldırcın uçunca çok ağlamıştım. Sonra babam "o öyle daha mutlu bak biz ona iyilik yaptık" diyince biraz sevinmiştim ama olmuyordu. Yani, biz evde hayvan bakamıyorduk.

Bir kaç fanus içinde ölen balık sonrası tövbe ettik. Derken geçen gün eve bu su kaplumbağaları geldii.. Şimdi yine miiiii?! diyorsunuz biliyorum ama hep annemin işleri!
***

Anneannemin arkadaşı Bekir amca var. İş yerini yeni dekore ettirmiş, artık akvaryum istemiyormuş. Bu kaplumbağcıkları da bir tanıdığa vermek istiyormuş. O tanıdık biziz. Babam da olur diyince birden eve akvaryum içinde 4 kocaman kaplumbağa geldi. (kocaman dediysem el kadar ama o küçük su kaplumbağalardan biraz daha büyük)

Hemen evde bir neşe, bir heyecan. Sanırsınız eve bebek geldi. Aynen öyle bir muamele var. Herkes sesini inceltip bebek severmiş gibi konuşuyor kurbağalarla. (ay bi de ben bunlara kurbağa diyorum hatta bazen balık diyorum)

- Balıklara yem verdiniz mi? gibi..

Tabii en önce bu kurbağalara isim koymak lazımdı.. Akvaryumun en büyüğüne babamın klasik lafı "ben babayım!" demeye başladı annem. Ben de bi tane içine kapanık olana "küskün" demeye başladım. Sürekli küskün'ü öpmeye çalışana babam da Coşkun demeye başladı. Tam da isimleri tek tek belli oldu derken son hali, Ninja Kaplumbağaların isimleri!
***

Annem: Ben babayım olsun bunun adı?
Kardeşim: Hayır yaa belki o dişi?
Ablam: Ninja Kaplumbağaların isimlerini koyalım bunlara!
Mia: Aaaa evet! Mikelanjelo, Rafael, Donatello.. diğeri neydii?
Kardeşim: Ustalarının adı Splinter'dı!
Ablam: E iyi de ne alaka şimdi?
...

Annem: İçerden sesler geliyor sankiiii
Babam: Bizim leonardo, mikelanjelo falan onlar ses çıkarıyor
Ablam: Bence çok güzel oldu ninja kaplumbağaların isimlerini koymamız!
Annem: O zaman renklerini bağlayalım ayaklarına, öyle anlayalım hangisi kimdi diyee
Mia: Yine ruj sürsek?
Ailecek: Hahahahahaha :D
....

Babam: Bunlar çok fingirdek yaaa
Annem: Torunlarımız hareketliii
Babam: Torunlarımız?
Annem: Bunların bize torun vereceği yokk hııhh (derken de bize şeytani bakışlar fırlatıyor)
...

Annem: Babaannesii, anneannesii, en mi sallıyosuun sen bannaaa oy oy oyyy
Babam: Bye bye diyo..
Annem: Hayıır, en sallıyor anneanneye!
...

Annem: Çocuğum napıyosuun napıyosuun bakiyim cici icii anneanne sevsin senii..
Ablam: Anneanne yalnız..
Annem: E onun anneannesiiyim, diğerlerinin babaannesiyim
Babam: Ne karışık aile
Annem: Yaa hem kız var hem oğlan vaar!

Gördüğünüz gibi annem farklı bi hayal aleminde. Torunları sanıyor kurbağaları. Biz de hayretle izleyip dalga geçiyoruz annemle, yapıca bi şey yok :) Peki ya babam nasıl bi alemde sizce?

Babam: (akvaryuma eğilerek) Dıt dırı rıııııııı, dırırırırırırıı dıt dırı rıııııııııııııı

Evet aslında 20th Century Fox müziğini söylemeye çalışıyor.

Ablam: Baba ne bu?
Babam: Tventi centiriii fox müziği (centiri dedi evet) tatlı ya :D
Ablam: Hmm. Ama sadece başındaki "dıt dırı rıııı" bölümünü doğru yaptın, gerisi doğru değil

Babam: Başıyla sonu önemli zaten, ortası şişirmee

Dıt dırırı rııııııııııııııııııııııı dırırırırı dıt dırırırırııı diyerek devam etti şarkısına..
***

Ayaklarına bakın :D

Burda bi taşı paylaşmaya çalışıyorlar üst üste.

Ablam elleriyle besliyor. Arada ısırıyorlar ama olsun :) Arkada da biri taşın üstüne çıkmış bile.

İşte evde böyle bir ortam var. Sanki evde bebek bakıyoruz. Öyle heyecanlıyız. Fakat bizim kaplumbağalar pek yaramaz, bi taşı paylaşamıyorlar bazen birbirlerinin üstüne çıkıyorlar kurumak için. Bazen öpüşüyorlar. Bi de çok açlar hiç doymuyorlar. Ama çooook tatlılaar! Ve bu sefer o hazin son olmicak. Çok dikkatliyiz, gerçekten bak.

Ama siz yine de nasıl bakılıyor biraz anlatsanız? Var mı bilen?
***

Bu da şarkı.